İslamcı Gencin Aşk Manifestosu: "ANNA"

Kadim insanlığın varoluşundan beri, kaybolmuş ya da yaşayan bütün dillerin üzerinde fikir birliği ettiği tek mesele “aşk”tır. Her dilde onun üzerine bir şeyler yazılmış veya söylenmiştir. Bir konuyu “mesele” olarak ele alıyorsak, çözümünü de tartışmak gerekir. Ancak çözümü, meseleyi tanımlamak kadar kolay değildir; tam tersine fazlasıyla karmaşık ve kompleks bir yapıya sahiptir. Burada “karmaşık ve kompleks” ifadesiyle anlatılmak istenen, sonsuz bilinmeyenli bir denklemin çözülemeyen yapısında, sonsuz ihtimalin içinde kaybolmuşken; aynı zamanda iki kişi arasındaki kısa bir mesafede, kompakt (dar) bir alanda bu denklemi çözme çabasını ifade etmektir.

Ah be Gökhan...

Sabah çalan telefon
Patlama olmuş.
Gökhan yaralı...
Yarım saat sonra haberi geliyor. Ağır yaralı.
İki saat sonra bir haber daha. Kaybettik.
Bu kadar işte.
Önceki akşamüzeri gülüp eğlendiğim sarılıp vedalaştığım adam…
Kaybettik…
Evde bir boşluk. Ne yapacağını bilmeden boş boş oturma.

Emrolunduğun Gibi Dosdoğru Ol

Arkadaşımın kitaplığında en üst rafa bantlanmış ufak bir kağıt dikkatimi çekti. Kağıtta elle yazılmış Arapça yazı… “Hud” suresinden çok ufak bir kısım. Peygamberin “beni yaşlandırdı” dediği ayetten bir parça.
“Emrolunduğun gibi dosdoğru ol”(Hud/112)

Emir çok net ve açık. Hakikatin yanında elif gibi dimdik ve dosdoğru ol. Sen “Emin” lakaplı Peygamberin ümmetisin. O’na yol arkadaşı olmak istiyorsan dosdoğru ve “Sıddık” olmalısın. Her namazda defalarca tekrarladığın -Din gününün sahibi, Bizi doğru yola ilet- yakarışının hakkını vermelisin.