Kadim insanlığın varoluşundan beri, kaybolmuş ya da yaşayan bütün dillerin üzerinde fikir birliği ettiği tek mesele “aşk”tır. Her dilde onun üzerine bir şeyler yazılmış veya söylenmiştir. Bir konuyu “mesele” olarak ele alıyorsak, çözümünü de tartışmak gerekir. Ancak çözümü, meseleyi tanımlamak kadar kolay değildir; tam tersine fazlasıyla karmaşık ve kompleks bir yapıya sahiptir. Burada “karmaşık ve kompleks” ifadesiyle anlatılmak istenen, sonsuz bilinmeyenli bir denklemin çözülemeyen yapısında, sonsuz ihtimalin içinde kaybolmuşken; aynı zamanda iki kişi arasındaki kısa bir mesafede, kompakt (dar) bir alanda bu denklemi çözme çabasını ifade etmektir.
Kafka dağı ve kamünün sisif efsanesi / önemli değil aşılacak kaf dağı unutma bu sesi...
Ah be Gökhan...
Sabah
çalan telefon
Patlama olmuş.
Gökhan yaralı...
Yarım
saat sonra haberi geliyor. Ağır yaralı.
İki
saat sonra bir haber daha. Kaybettik.
Bu
kadar işte.
Önceki akşamüzeri gülüp eğlendiğim sarılıp vedalaştığım adam…
Önceki akşamüzeri gülüp eğlendiğim sarılıp vedalaştığım adam…
Kaybettik…
Evde
bir boşluk. Ne yapacağını bilmeden boş boş oturma.
Emrolunduğun Gibi Dosdoğru Ol
Arkadaşımın
kitaplığında en üst rafa bantlanmış ufak bir kağıt dikkatimi çekti. Kağıtta
elle yazılmış Arapça yazı… “Hud” suresinden çok ufak bir kısım. Peygamberin
“beni yaşlandırdı” dediği ayetten bir parça.
“Emrolunduğun gibi
dosdoğru ol”(Hud/112)
Emir
çok net ve açık. Hakikatin yanında elif gibi dimdik ve dosdoğru ol. Sen “Emin”
lakaplı Peygamberin ümmetisin. O’na yol arkadaşı olmak istiyorsan dosdoğru ve
“Sıddık” olmalısın. Her namazda defalarca tekrarladığın -Din gününün sahibi,
Bizi doğru yola ilet- yakarışının hakkını vermelisin.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)