LE TRİO JOUBRAN

Düşünürken, koşarken, severken, ağlarken, aşık olduğumda kısacası yaşarken hep onlar arka planda. Yürürken onların parmaklarına ayarlı adımlarım, soluk alıp verişim onların hızına göre değişiyor ve tabiki aşk onların melodilerine göre şekil alıyor.

Kalemi kağıdı alıp şiir yazasın geliyor onları dinlerken veya aşık olmak istiyorsun. Yağmurda yürümek, o hep evin önündeki kediyi okşamak, vapura binip denizi izlemek, susmak istiyorsun, derin derin susmak. Yaşamak istiyorsun, sonuna kadar yaşamak. Bize bu coğrafyayı yaşamdan münezzeh kılmış ademlere inat yaşamak.

Liyakat Manifestosu

Üniversite öncesi hep özel okullarda okudu ve özel okullarda şişirilmiş notlarla "çok başarılı" zannedilerek liseyi bitirdi. Üniversite sınavına girdi, sıfır çekti. Sonraki sene girdi bu sefer zar zor barajı geçti. Özel üniversiteye gitti. Babası; çevresi geniş ve zengin bir adamdı. Üniversite de dersleri geçemedi, baba devreye girdi. Rica minnet mezun oldu. Üniversiteden sonra yine baba devreye girdi; devlette çok tanıdık isimler araya sokuldu, kırk takla atıldı, kapısında yatılmadık kimse kalmadı ve sonunda oğlumuz güzel bir mevkide çok iyi maaşla aslanlar gibi devlet memuru oldu. Buraya kadar hikaye çok tanıdık değil mi?