Dünya Kocaman Bir "Reality Show"

Kameranın küçültülmesiyle başladı bütün hikaye. Başladığı noktadan hızlanarak, koşar adım ilerleyerek devam etti. Ufaldıkça ufaldı. Cep telefonlarına monte edildi, dolma kalemin tepesine, çakmağın ağzına gizlendi. Sinek büyüklüğünde "hd kalite" görüntü çeken drone kameralar yapıldı. Çok büyük faydaları oldu tabii ki bu teknolojinin fakat insanoğlunun eline düşen her meta gibi bu da eğlence malzemesi olmaktan, insanın "ben egosunu" tatmin etmeye hizmet etmekten kaçınamadı.Bir kaç yıl öncesine kadar herkesin kendi yaşam alnında her şeyi fotoğraflayıp yayınlamasını eleştiriyorduk. Yemeğe gidildiğinde masada yer alan herkesin ilk önceliği yemeğin fotoğrafını çekip paylaşmaktı. Gezilen yerler -özellikle ülkemizde yurt dışına gidenlerin- hakkında yüzlerce fotoğrafa maruz kalıyorduk sosyal medyada. Evlenen kişiler düğüne dair her bir ayrıntıyı özenle paylaşıyor hatta bu paylaşımları yapabilmek için profesyonel ekiplerle çekimler yapıyordu. Bu süreç insanlara özenerek baktıkları popüler kişiler gibi hissetme imkanı sundu. Dünya küçük bir "reality show" halini almaya başladı. Örneğin, restoranda otururken etrafta dolaşan kediyi yaklaşık yarım saat uğraştıktan sonra zorla istediği pozda fotoğraflayan yan masadaki kızın sosyal paylaşımını merak ettik ve internetten araştırdık. Konum bilgisiyle paylaştığı fotoğrafı rahatça bulduğumuzda aynen şu ifade yazıyordu fotoğrafın altında: "minnoş kedicik birden geldi kucağıma oturdu". Çünkü dünya artık yaşanılan değil paylaşılan bir yer...

İşte her şeyin sahte olduğu "reality show" tadında hayatlar böyle başladı. Güneşin batışını izlemenin keyfi bilinmeyen, güneşin batışını fotoğraflayıp internetten paylaşılan bir dönem. En büyük mutluluğun anı yaşamak olduğunun farkında değil artık insanlar. En büyük mutluluk yaşamadığı bir hayatı paylaşmak ve "like" almak. 

Fakat her şey yeni başlıyordu. Çok hızla gelişen teknoloji, video ve canlı yayın özelliklerini soktu hayatımıza. Dünya artık "kocaman" bir "reality show" haline geldi. Bu videolar ile insanların para kazanabilmesi hatta bazı kişiler çok fazla para kazanabilmesi ise işi çılgınlık haline getirdi. 

Daha fazla izlenmek ve daha fazla para kazanmak için yakın zamanda küçücük ilkokul çocuklara ahlaksızca video çekip paylaşan youtuber, milyonlarca takipçisi olan tuhaf bir çocuğun amcasına -yanlış duymadınız öz amcasına- hakaret ettiği videoyu paylaşması ve daha bir çok ahlaksızca içeriğin internete boca edilmesine şahit olduk. 

Sadece şahit olsak iyi, iş daha büyüdü ve yukarıda bahsettiğim gibi bu tuhaf videoların istemsizce malzemesi haline getirildik. Kadıköy meydanda otururken gizli kamerayla adına sosyal deney dedikleri tuhaf bir olayın içinde bulabiliyoruz kendimizi. Bizim çekim yapılmasına iznimiz olup olmadığı hiç umurlarında değil. Beş para etmeyen espriler, insanların sabrını zorlayan tuhaf hareketlerle daha fazla görüntülenme almanın peşindeler.

Bu kesim daha fazla görüntülenme alarak daha fazla para kazanmak için bu şekilde davranıyor. Peki normal sıradan vatandaşın hali nedir? Sabah işe giden akşam evine gelen normal bir insan dahi hayatının tüm anını canlı yayınlamaya başlıyor. Öğle yemeği, iş yerinde kahve keyfi, akşam iş çıkışı eğlencesi... Paylaşılan bu içeriklerin tamamı sahte. Yaşanılan hayatı anlatmıyor bize. Gösterilmek istenilen hayatı anlatıyor. Dünya giderek daha da beter bir "reality show" halini alıyor.

Kralın çıplak olduğunun hepimiz farkındayız fakat herkes elbisenin güzelliğini alkışlıyor. Artık dünyamız kocaman bir "reality show".






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder