"Eğitimli" Kaba "Zeka"lar

Şehirler arası otobüste arkamda bağıra bağıra telefonla konuşan takım elbiseli adam, önümde koltuğu ağzımın içine kadar yatırmış üniversite öğrencisi kız yolculuk ediyorduk. Önümdeki üniversite öğrencisinden çalışabilmek için bilgisayarımı açacağımı koltuğu biraz kaldırmasını rica ettim. Cevap verme nezaketi bile göstermeden kulaklığını taktı ve duymamazlıktan geldi. Kulaklığı taktı fakat dinlediği 2010'ların saçma rap şarkısını onunla beraber biz de dinliyorduk. Arkamda takım elbiseli bağıra bağıra telefonda iş bağlamaya çalışan abimiz, önümde son ses rap dinleyen ve koltuğunu ağzımın içine kadar yatıran üniversite öğrencisi kızımızın olduğu bu absürt ortamın içinde Cemil Meriç'in bir sözü geldi aklıma.
"Kitap zekayı kibarlaştırır."

Son dönemde iyice artan ve etrafımızı saran "kaba" tipler dikkatinizi çekmiştir. Bu tiplerin daha rahatsız edici olan "eğitimli" olanları yazımızın konusu olacak. İnsanlar eğitildikçe toplumsal uyuma daha açık hale gelmesi gerekirken niçin kimseye saygısı olmayan, tamamen ben merkezli fazlaca kapitalist zihniyetli hale evriliyorlar? 

Tamamen ezbere ve kutucuk doldurmaya dayalı eğitim sistemimizin türettiği sistem hataları bunlar. Toplu taşımada bağıra bağıra telefonla konuşurken uyaracak olursanız, içerisinde özgürlük falan gibi bir kaç klişe ve fazlaca cahilce kelimelerin yer aldığı ezber cümleler ile cevap verirler size. Halbuki özgürlük onun bildiği gibi istediğini yapmak değildir. Yere çöp attığı için uyarıldığında "benim vergimle çöpçünün maaşı ödeniyor" diyen züppeyi, dibimizde sigara içerken uyardığımızda "rahatsız oluyorsanız az öteye gidin" diyen tipi ve daha nicelerini gördü bu gözler. 

Atatürk'ün çok güzel bir tanımı vardır. "Biz cahil derken mektepte okumamış olanları kastetmiyoruz. Kastettiğimiz hakikati bilmektir. Yoksa okumuş olanlardan en büyük cahiller çıkacağı gibi hiç okumamış olanlardan hakikati görenler de olabilir."

İşte bizim yukarıda bahsettiğim sistem hatası olarak ürettiğimiz hakikati görmenin çok uzağındaki bu "okumuş cahillerin" en büyük eksiği kitap okumamak. Şayet bu insanlara ilk gençliklerinde sadece kutucuk doldurtmayıp biraz okumaya yönlendirseydik, zekalarını kibarlaştırabilirdik. Yere çöp attığında, toplum içinde telefonla konuştuğunda, kadına yönelik şiddet uyguladığında,rüşvet aldığında, çevreye-hayvana zarar verdiğinde ve daha nicesi ile insanları rahatsız ettiklerinde "kibarlaşmış zihinleri" onlara bu hareketi yapmaması gerektiği söylerdi.

Şayet bu adamlara Hayri İrdal'ın Saatleri Ayarlama Enstitüsündeki olaylarını, Raskalnikov'un açmazlarını, Dr.B'nin satranç macerasını, Raif Efendi'nin Almanya da bıraktığı yüreğini okutabilseydik; kaba ve törpülenmemiş zihinlerini kademe kademe kibarlaştırabilirdik. Attila İlhan, Cemal Süreya şiiri okutabilseydik evet yapabilirdik. 

Uzun lafı kısası şayet anne-baba iseniz evet çocuğunuz kutucuk doldurup iyi bir eğitim alması çok önemli fakat iyi bir eğitimden önce iyi insan olması daha önemli. Eğer öğretmenseniz öğrencilerinizin çok iyi okullar kazanması evet önemli fakat öğrencilerinizin iyi insan olması daha önemli. Bu nedenle çocuklarınıza, öğrencilerinize her yaşta her sınıfta pedogojik durumlarına uygun kitap okutun. Şiir bilsinler, iyi müzik dinlesinler. 

Bunların hepsini yapsınlar ki zekaları kibarlaşsın.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder