Ne Çok Acı Var..!

6 Şubat Pazartesi sabahı felakete uyandık. 

Uyandık fakat bununla sınırlı kalmadı. Öğlen bir felaket daha. Üst üste iki büyük deprem. Ülkenin bir büyük kısmı enkaz halini aldı. 

Yıkılmış binalar, enkazlar, vefat edenler, yaralılar, açlık, soğuk...

Eşimiz, dostumuz vefat etti. Göçük altında kalanlar. Haber almaya çalıştıklarımız...

Sayamayacağımız kadar çok baş edilmesi güç etken bir araya geldi. Üstüne "oy" peşinde şovmen siyasilerin atışmasına, "like" peşinde şovmen sosyal medya düşkünlerine, depremi fırsat bilip dükkan yağmalayanlara, yardım tırlarını çevirip soyanlara denk geldik.

Yorulduk.

Çok yorulduk.

Ölümlerden, ölümlerin kanıksanıyor olmasından yorulduk. 

Bizim yorgunluğumuz fiziki veya maddi bir yorgunluk değil. Manevi olarak yorulduk. 

Ölümlerin ölümlere ulanmasından yorulduk.

Ah..! “Ne Çok Acı Var..!”*

Fakat ilk günden itibaren ekmeğinin yarısını bölüşen, tanımadığı insanlar için dertlenen, dua eden milyonlarca gönle şahit olduk. 

Ümitlendik.

Yeniden doğuyorsa her sabah güneş, yeniden başlayacağız dedik. 

Evet yorgunuz. Gözlerimizin içinde ölümler. Dibine kadar çaresiziz. Kızgınız. 

Fakat yaşayacağız. 

Tüm acılara, göğsüme artık sığmayan acılara rağmen, bizi öldürmeye çalışan acılara rağmen yaşayacağız.

"Ölüyoruz madem yaşanılacak."**

 

"Gün olur toprak uyanır uyanır böcekler 

Sarı bozkır titrer çıplak dağlar yeşerir 

gök yıkanır kirli dumanlardan 

Su coşar deniz kabarır canlanır ölü şehirler 

Yemyeşil bir rüzgâr eser yıldızlar arasından."***



[1] *Cahit Zarifoğlu - Yaşamak

[2] **İsmet Özel – Yıkılma Sakın

[3] ***Erdem Bayazıt – Birazdan Gün Doğacak


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder