Yıllar evvel şöyle anlatmıştım Üstad'ı;
"Etrafında güvenilecek insan, söz veya sadece bir bakış arayanlar için kocaman bir meşale. Köhnemiş ve kararmış dünyamız için nurdan bir sütün. İmanın has ve hakiki olarak tecelli ettiği kocaman bir yürek. Müslümanların umut ışığı ve kuzey yıldızı. Bir meşale. Yolumuzu aydınlatan değil yolumuzu çizen ve gösteren bir meşale.
Bir meşaledir Sezai Karakoç…" (yazının tamamı için tıklayınız)
Size iki olaydan bahsedeceğim ve ardından Üstad'ı diğerlerinden ayıran şeyin ne olduğunu söyleyeceğim. Niçin bizler için meşale olduğunu anlatacağım.
İlk olayımız bizzat benim notlarımdan.
Tarih 17 Ocak 2015.
Cumartesi sohbetlerine gider elimden geldiğinde not almaya çalışırdım. Üstad'ın vefatından sonra bu notlara bakarken 17 Ocak tarihli konuşmasında aldığım notları kısaca aktarmak istiyorum.
"Miraç'ta Hz. Muhammed'in gözleri yol boyu sergilenen güzelliklerin hiç birine kaymadı. Çünkü amacı Allah'a varmaktı. Her insan kendi miracını yaşamalı. Toplumlarda insanlardan oluştuğu için toplumların amacı Allah'a varmaktır. Bu nedenle gözler başka yere kaymamalı hedef Allah'a varmak olmalı. Sen alimsen odanda kitabınla, sanatınla uğraşacaksın. Dışardaki şamata, eğlence, gürültü, kavga seni yolundan alıkoymayacak. Dışardaki sese kendini kaptırmayacaksın. Mevcut medyaya kapılıp zamanını heba etmeyeceksin. Bu boşuna vakit kaybı."
İkinci olayımız Mehmet Görmez ile Üstad'ın arasında geçen konuşma. Mehmet Görmez Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı iken Üstad'a sizi Diyanet olarak Hacca davet ediyoruz der. Üstad ben milletin parası ile hacca gitmem diyerek cevaplar. Ardından Görmez, "Üstad'ım bu ümmeti bir Arafat manifestosundan niçin mahrum bırakıyorsunuz?" diye sorar. Sezai Bey, "Hacca manifesto yazılmaya gidilmez, Vakfe'ye durmaya gidilir." şeklinde cevap verir.
Bu iki olay Sezai Bey'in hayatının özetidir ve aynı zamanda bu kadar sevilmesinin nedenidir. Vefatından sonra hayatımızda yarattığı derin boşluğun somut örnekleridir. İlk olayda bahsettiğim notumda söylediği güzellikler gözünüzü almayacak, işinizi yapacaksınız söylemini tüm hayatı boyunca uygulamıştır. İhale, şöhret, ödül peşinde koşmamış sadece işini yapmıştır. İkinci olayda bugün Müslümanların -maalesef- unuttuğu kamu(amme) malı kavramına karşı net duruşu ve yine bunu yaşayışıyla örnek olarak gösterdiğini görüyoruz. Ayrıca Hacca manifestoya değil ibadete gidilir diyerek, gösteriş için ibadet yapan kitlenin aymazlığını yerle yeksan ediyor.
Üstad'ın benim nazarımda saygınlığının en büyük temeli anlattıklarına uygun yaşamasıdır. Söylediği veya anlattığı her şey kendi yaşamıyla somut olarak karşımızdaydı. Gösterişin cazibesine kapılmayan, çok alkışı tercih etmeyen, kibre vesile olur diyerek ödül kabul etmeyen mümtaz bir hayat yaşadı. Kamu ihalelerinin, çok şaşalı unvanların davetlerinin katılımcısı olmadı. İbadetini gösteriş için yapmadı.
Velhasıl; hakikate inandı, inandığını anlattı ve anlattığı şekilde yaşadı.
Şahidiz.
Şahidiz
YanıtlaSil