Henüz on altı yaşında doksanların çok laik ve demokratik paşaları tarafından "28 Şubat" döneminde idamla yargılanan, dokuz sene cezaevinde yattıktan sonra 25 yaşında beraat eden ve ömrünün en güzel yıllarını cezaevinde geçirse dahi "15 Temmuz" gecesi memleketi müdafaa için en önde koşup şehit olan Halil Kantarcı'ya atıf yaparak koydum yazımın başlığını. Ne diyordu rahmetli; "şöyle gönül rahatlığıyla "Amerika kim lan! diyeceğimiz günler göstersin Rabbim.
Her şey İngiliz - Fransız savaşıyla başladı. Meşhur yedi yıl savaşlarının akabinde bütçesi bozulan İngilizler çareyi vergileri artırmakta buldular. Çay vergisinin artırılması üzerine Amerikalı beyazlar ayaklanma çıkardı ve bağımsızlığa giden süreç böyle başladı. Tam olarak bugün dünyanın başına bela kapitalist Amerika'ya yakışır şekilde. Vergiler artınca Boston limanında ayaklanan halk Fransızların desteğini alarak bağımsızlığını ilan etti. Tüm bağımsızlık nedenleri bu. Çay vergisi. Bu olay Amerikanın kim olduğunun özetidir. Amerika sadece paradır. Vergiler artarsa bağımsızlığı için mücadele eder. Tam da kapitalist zihinlere yaraşır bir bağımsızlık hikayesi.
Bağımsızlığın ardından hedef yerel halktı. Kızılderililer. Olabildiğince dışarıya sürdüler onları. İnsanlık tarihinin gördüğü en büyük vahşetlerden birisidir bu olay. Bugün dünyanın dört bir yanına demokrasi ve insan hakkı dersi vermeye kalkışan Amerika tarihinin temeli insanlık tarihinin en büyük ve sistematik tehcirleri ile atılmıştır. Bunlardan en meşhuru "gözyaşı yolu" olarak adlandırılan Çoktav ve Çerokilerin sürgünüdür. Yazın internete onlarca tehcir, katliam bulacaksınız.
Çay vergisinin artırılması ile başlayan bağımsızlık, yerli halkın katledilmesi ile devam etmiştir. Ardından yerli halktan boşalan kısımlara Avrupadan gelen insanlar yerleştirilmiş ve yerli halktan esir alınanlar köleleştirilmiştir. İnsanlık tarihinin en büyük ırkçılığı yine bu topraklarda boy vermiştir. Siyah - beyaz ayrımcılığı. Tarantino'nun Türkçe'ye zincirsiz olarak çevrilen filmi Amerikan tarihinin pespaye halini çok net biçimde anlatmaktadır.
Bu süreçte Kıta Avrupasında devamlı savaş hali Amerikanın önlenemez yükselişine vesile olmuştur. Savaşın çok uzağında olan ve etkilenmeyen Amerika Birinci Dünya Savaşı ile emperyalist baskısını iyice artırmış ve tek güç olma yoluna evrilmiştir. Küba'yı sömürge yapmış, Panama Kanalına el koymuştur. İşsiz Avrupalıları ucuz iş gücü olarak istihdam etmiş, köle gibi çalıştırmıştır.
Amerika dışı Dünyanın savaş hali, Amerika'yı o kadar güçlendirmiş ve şımartmıştır ki fütursuzca atom bombası dahi kullanmıştır. İnsanlık tarihinin en büyük trajedilerinden olan atom bombasını hiç çekinmeden kullanmışlardır. Vietnam, Afganistan, Irak ve daha niceleri... Dünya'nın bir çok bölgesine savaş ve kan götürmüşlerdir. Irak işgalinin en önemli dayanağı olan nükleer silahlar aradan yıllar geçmesine rağmen hala ortada yoktur. Müttefikim dediği Türkiye'ye karşı açıkça terör örgütlerini destekler. Elinde bulunan en büyük silahı "dolarla" ülkeleri terbiye etmeye kalkabilirler. Bu kadar pervasızca kan ve gözyaşı dökebilmelerinin nedeni de sadece paradır. Ellerindeki "dolar" gücü.
Peki kısaca konuyu anlattıktan sonra bir daha soralım. Kim lan bu Amerika?
Amerika sadece paradır. Bugün kadim devletler ruhtur. Maziden gelen birlikteliğin ürünüdür. Örneğin Fransa kadimden gelen, ortak yaşanmışlıkların olduğu bir ülkedir. Türkiye acının ve kederin yoğruldu yerdir. İran farsi kültürün ürünüdür. Fakat Amerika sadece paradır. Şimdiki Amerika Başkanı gibi çok paran varsa Başkan olabilirsin. Amerikan zihniyetine göre paran varsa atom bombası atabilirsin. Irak'ta insanlara işkence edebilir, çocukları kaçırıp organlarını satabilirsin. Paran olduğu için ülkelerde darbe yapabilir, ülke başkanlarını öldürebilirsin. İç savaş çıkarabilirsin.
Fakat Amerika'nın hesaba katmadığı bir şey var. Kadimden gelen ülkelerde yani Amerika gibi yapay olmayan gerçek devletlerde Halil Kantarcılar vardır. Hem de fazlaca vardır. Amerika'da gençliğin baharında idamla yargılanmış dokuz sene hapis yatmış hiç kimse Amerika'yı savunmak için en önde gitmez. Fakat kadimden gelen gerçek devletlerde Halil Kantarcı ve benzerlerinden çok çok çok fazlaca vardır.
Bu nedenle fazlaca nostaljik ve iyi niyetli gözükse de; ruh her zaman parayı yenecektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder