İbn Haldun ve Devlet

Devletin kökeni hakkında önemli birkaç teoriyi kısaca hatırlayacak olursak;
-Aile Teorisi: Devlet ailenin zamanla büyüyerek, aynı kandan gelen ailelerin birleşmesi sonucu oluşmuştur.

-Biyolojik Teori: Devlet diğer canlılar gibi biyolojik olarak kendiliğinden meydana gelmiştir.
-Kuvvet Mücadele Teorisi: Güçlü ve zayıf arasındaki mücadeleden meydana gelmiştir.
-Ekonomik Teori: İnsanlar ekonomik sebeplerin altında devleti meydana getirmiştir.
-İnsan İradesine Dayanan Teori (Sosyal Sözleşme Teorisi): İnsanlar kendi akıl ve iradeleri altında çıkarlarını korumak için anlaşmaya vararak devleti oluşturdular.

Devletin kökeni hakkındaki teorilerden sonra önemli bir diğer kavram ise üç unsur teorisidir. Devletin oluşumunu açıklayan bu teoriye göre devlet; insan, toprak ve egemenlik unsurlarının bir araya gelmesiyle oluşabilir. 

Kısaca teorilere yer verdikten sonra şimdi devlet hakkında konuşmaya başlayabiliriz. Devletin kökeni ve devlet hakkında konuşmak için atıf yapmamız gereken en önemli kişinin İbn Haldun olduğunu düşünmekteyim. Devlet konusunda İbn Haldun’a başvurarak bazı soruları cevaplayalım.

İbn Haldun’a göre insanlar toplumsal birer varlıktır. Yaşamlarını sürdürebilmek, tehlikelere karşı korunmak, sosyo ekonomik sorunları çözmek gibi hususlar için bir araya gelmeyi zorunlu görmektedir. Toplumsal birleşme için en temel sebep olarak şunu ifade etmektedir; “İnsan doğa karşısında yalnızdır ve sadece bunun için bile devamlı kendisine hemcins arar”. Ayrıca insanların toplumsal birliği için en önemli faktörlerden biri olarak da “düşmanlık” kavramını görmektedir. Bunu “insan insanın kurdudur (homo homini lupus)” diyen Thomas Hobbes ve insan iradesine dayanan teori hakkında görüş belirten düşünürlerde de görülmektedir. İbn Haldun’un niçin önemli olduğu, sosyal sözleşme teorisinden yüz yıllar önce bu fikirleri ortaya atmış olmasıyla rahatça açıklanabilir. Çok özel bir örnek verecek olursak Devlet kitabında “devletin ticaret yapması, halk için zararlıdır” tezini ortaya atmış ve bunu ekonomik olarak çok güzel ispatlamıştır. Halbuki bu görüş kendisinden yüz yıllar sonra Avrupada yeni bir teori olarak ortaya sürülmüş ve uygulanmıştır.

İbn Haldun toplumları göçebe ve medeni olarak sınıflandırmış ve tarihi determinizm anlayışıyla yaptığı incelemeler ile zamanla göçebe toplumların sınıfsal refah ve zenginleşme ile yerleşik hayata geçip medeni topluma evrildiğini belirtmiştir. Göçebe toplumlarda asabiyet kavramı geçerlidir ve asabiyet çok sert şekilde kuralları belirlemiştir. Tam olarak karşılamasa da bu kavramı milliyetçilik, akrabalık olarak çevirirsek; göçebe toplumlar aile teorisinin belirttiği şekilde toplumsal birliktelik oluşturmuşlardır. Asabiyeti; devlet oluşturmanın temeli olarak ela alan İbn Haldun, asabiyet olmadan devlet olmayacağı tezini ileri sürmüştür. Göçebe toplumların yerleşik hayatı geçmesi neticesinde asabiyenin yumuşayacağı ve zamanla çıkar üzerine toplum inşa edileceği belirtmiştir. Devletin “zorunlu sosyal kurum olduğunu” ifade etmiştir. 

Devletin gerekliliği kısmında ise iki nedenden bahsetmektedir. Devlet, insan için doğal bir zorunluluktur. Devletin kurulması sosyal hayatın bir gereğidir. İnsan, yaşamak ve varlığını devam ettirebilmek için, yani ihtiyaçlarını karşılamak için bir araya gelmek ve hemcinsleriyle yardımlaşmak zorundadır. Bu zorunluluğun karşılanması ancak devletin varlığı ile mümkündür. İnsanlar, bir araya gelmeleri ve dayanışma içine girmelerinden sonra birbirinin saldırganlığından korunmak için devlete muhtaçtırlar. İnsanların birbirine yönelttikleri saldırıları engelleyen bir güç olmadan güvenlik içinde yaşamaları imkansızdır. Devlet olmadığı taktirde onları bu saldırılardan kimse koruyamaz. Dolayısıyla devletin varlığı zorunludur .

Devletin gerekliliği kısmından sonra, devletin görevleri ve bunları nasıl sağlayacağı kısmı önemlidir. Devletin görevleri “sosyal devlet ” kavramının içinde oldukça geniş yer kaplarken, bu görevleri yerine getirme gücü olarak “biat” kavramı (toplum sözleşmesinin temeli diyebiliriz) tarif edilmektedir.

Şimdi bu görüşler ışığında devlete ne gerek vardır sorusuna cevap arayalım. İbn Haldun söylediği gibi hiçbir sebep olmasa dahi insanın doğaya karşı mücadelesinde toplum oluşturma zorunluluğu vardır. İnsanlığın en başında avcıların silah kullanma yönünden üstünlükleri nedeniyle diğer insanlara karşı üstülük kurmasıyla başlayan, insanlar arası mücadele de insanı toplum, birlik oluşturmaya iten bir diğer sebeptir. Toplum oluşturulan yerde insanların özgürlük, sorumluluk, hak gibi hususları koruması için devredebileceği ve karşılığında itaat edeceği bir mekanizmaya ihtiyaç vardır. Burada devlet ortaya çıkmaktadır. Üç unsur teorisinde bahsedilen insan ve egemenlik kavramları bir araya gelerek devletin oluşumu için önemli bir adım atılmış oluyor.

Peki devlet gerekli midir sorusuna cevap arayalım. Tabiki gereklidir. Yukarıda sayılan tüm özellikler ışığında devletin olmadığı yerde; özgürlüklere, haklara sahip çıkmamızı sağlayacak meşru yapı problemi ortaya çıkacaktır. İnsanlar arasında birlik olmanın, işbirliği yapmanın imkansızlaştığı bir dünya oluşacak ve kaos meydana gelecektir. Devlet ayrıca insanlar arasında eşitliği sağlamak gibi eşitlikçi bir görev de üstlenir. Ayrıca benim şahsi kanaatim olarak insan “ritüel” bir canlıdır. Tarih öncesi devirlerden günümüze ulaşan kalıntılarda dahi insanlar evlilik töreni, av töreni gibi ritüeller uyguladıkları, lider seçtikleri, ateş dansı, güneşe tapınma gibi manevi tatmin törenleri düzenlemişlerdir. Bu tamamen insanın, insan olmasından kaynaklı ihtiyaçtır. Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisinde fizyolojik ve güvenlik ihtiyacından sonra üçüncü basamakta yer verdiği ait olma- sevme-sevilme ihtiyacı tam olarak bahsettiğim “ritüel insan” tanımına uymakta ve devlette bu insanın varlığına yönelik en önemli garantiyi oluşturmaktadır. Örneğin günümüzde evlilik müessesi devletin kontrolünde ve korumasında kendine yer bulmaktadır. İnsan tatmini ve manevi doyumun en önemli aşaması olan dini inançlar yine devletin korumasında daha rahat icra edilebilmektedir.

Devlet uygulayıcı gücü nereden almaktadır sorusuna değinelim. Devlet; devleti oluşturan insanlara dayanarak hareket ediyor. Devletin gücünü aldığı ana öğe toplumdur ve toplumun üstünde bir güç olarak meşruluğunu sağlamıştır. "Devlet kendisine yasal mevzuat ile zırh oluşturmuş ve buna dayanarak hareket etmektedir." şeklinde görüşte oluşabilir fakat burada devletin oluşturduğu yasal dayanak yine içinde bulunduğu toplumdan varlığını kazanmaktadır. Bunun aksi istisna durumlar olabilir. Örneğin “zor kuvveti”, “para-maddi zenginlik” gibi sebeplere dayanarak oluşmuş toplumlarda devlet bu güçlere dayanarak hareket etmektedir şeklinde itiraz olabilir. Fakat bu durumda devletin üç unsuru teorisinde belirtilen “millet” kavramının içinin tam dolmadığını düşünüyorum. Devleti oluşturan milletin ortak kabulü görmeyen suni yapıların başkaca kuvvetlerle sınırlı süreli iktidarları söz konusudur.

Bu soruda İbn Haldun’a başvuracak olursak bir önceki soruda yazdığımız metni aynen alalım; “Devletin gerekliliği kısmından sonra, devletin görevleri ve bunları nasıl sağlayacağı kısmı önemlidir. Devletin görevleri “sosyal devlet ” kavramının içinde oldukça geniş yer kaplarken, bu görevleri yerine getirme gücü olarak “biat” kavramı (toplum sözleşmesinin temeli diyebiliriz) tarif edilmektedir”. Biat sosyal anlaşma olarak görülebilir. Toplum itaat etmeye söz vermektedir. İdare ve hakimiyeti ona devredip, hoş görmediği işi dahi zorlanarak olsa bile yapacağına söz vermesidir.

Sonuç olarak İbn Haldun ve devlet konusu ele alındığında öncelikli olarak yaşadığı yüz yılda din esaslı toplumlar mevcutken kan, akraba bağına bugünkü tabiriyle milliyetçiliğe vurgu yapması önemli bir detaydır. Bu hususun önemi 19. yy imparatorluklarının dağılmasında milliyetçilik bağını gözden kaçırmaları ile kendini göstermiştir. Yine İbn Haldun'un bir başka önemi toplum ilişkisine devamlı vurgu yapması ve bunun üzerine eğilmesidir ki, Sosyoloji (toplum bilimi) Comte tarafından metadolojik olarak yüz yıllar sonra ifade edilmiştir. Ayrıca “biat” kavramı ile toplum sözleşmesinin temelini attığını söylersekte yanılmış olmayız.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder