Konfor Alanı ve Istakozlar Nasıl Büyür?

Niçin insanlar kendi evinde daha rahat eder? Yemek masasında aynı yere oturmamız, eski arkadaşlarımızla bir araya gelince mutlu olmamız, çalışılan iş yerinde farklı iş almaktan kaçınmamız, farklı şehirde yaşamaktan korkmamız... 

Listeyi daha fazla uzatabiliriz.

İnsan alışkanlıklarının değişmesini istemez. Kendi evinde, yemek masasında hep aynı yere oturduğunda, tanıdığı insanların içindeyken, iş yerinde bildiği işi yaparken, bildiği şehirde yaşarken daha rahattır. Çünkü bunlar kişinin alışkanlıklarıdır. Bunlar için fazladan bir çabaya, efora ihtiyaç yoktur. İşte kişinin bu alışkanlıklarının olduğu ve ekstra bir gayrete ihtiyaç duymadığı alana konfor alanı deniliyor.

Günışığında Yönetim

Yüksek lisansa başladığım yıl danışman hocamın yanına gittiğimde bir kitap ismi yazıp verdi elime. Bu kitabı mutlaka ama mutlaka oku, bulabilirsen satın al kütüphanende bulunsun dedi. Kitap idare hukuku ders kitabı fakat diğer ders kitaplarından en önemli farkı ismi. Hukuk ders kitaplarının tamamına yakını idare hukuku, eşya hukuku, anayasa hukuku şeklinde dersin adıyla basılır. Fakat İl Han Özay Hoca'nın yazdığı idare hukuku ders kitabının adı "Günışığında Yönetim".

Hocamın kitapla ilgili yoğun tavsiyelerinin sebebini merak ettim. Okuldan çıkıp hemen okulun yanında bulunan Beyazıt Devlet Kütüphanesine gidip kitabı incelemeye başladım. 

Ne Godiva Geçer Yoldan, Ne Bir Kimse Kör Olur...


"ne Godiva geçer yoldan, ne bir kimse kör olur"
 
İsmet Özel'in Amentü şiirinde bu kısmı okuyanların aklına ilk takılan kısım Godiva oluyordur. Godiva isminde meşhur bir çikolata firması bulunmakta ve evet şiirdeki Godiva ile bağlantısı var. Godiva firmasının logosuna bakarsanız at üzerinde bir kadın görürsünüz. İşte o at üzerindeki kadın İsmet Özel'in şiirinde geçen Godiva. Bana göre İsmet Özel şiirinin en güzel yanı içinde barındırdığı tek cümle ile devasa hikayelerden bahsetmesi ve mesaj vermesidir. Amentü şiirinde geçen bir cümlenin arka planını ve Leydi Godiva'yı anlatayım size.

Neden Olmadı Bu Ödev İşi?

Koronavirüs hayatımızı etkilemeye ve değiştirmeye devam ediyor. Etkisini gördüğümüz alanlardan biri de eğitim. Eğitim kurumları çok hızlı biçimde online eğitime geçtiler. Eğitim uzaktan verilmeye sınavlar ise çoğunlukla ödev/proje yöntemi ile yapıldı. İşte tam da burada ciddi bir problem çıktı ortaya. Bizim çocuklarımız ödev yapmayı bilmiyor. Daha doğrusu yapamıyor. Hangi hocayla konuşsam gelen ödevlerin çoğunluğunun yetersiz olduğunu ifade ediyor. Konuştuğum hocalarda egosu tavan, kibir abidesi, öğrenciyi zorlamayı marifet sayan tipler değil. 

Peki neden olmadı bu ödev işi? 

KORONAVİRÜS (COVID-19) SONRASI TÜRKİYE

Nisan ayları başında salgın sonrası neler olabileceğine dair yazı paylaşmıştım (yazının tamamı için tıklayınız). Şimdi ise ülkemiz özelinde neler olması gerektiğine dair düşüncelerimi paylaşacağım. Salgın sonrası Türkiye'nin yol haritasında 3 başlığın öne çıkması gerektiğini ve bu 3 başlığın hemen uygulanmaya başlanılması ile ülkemizin çok kısa sürede çok büyük mesafeler alacağını düşünüyorum. Şimdi gelin bu 3 başlığa bakalım.

SAMANYOLUNDA ZİYAFET

"O ramazanın birinci günü orucu içine ekmiştir. Üçüncü gün oruç yeryüzüne çıkar, onuncu gün kök ve göğdelidir. On beşinci gün dallar sürer, yirminci gün yapraklar açar, yirmi beşinci gün çiçek, çiçek, çiçek... Son gün dalları bastı kiraz. Ulu ve yüce bir ağaçtır artık insanda. Kök en derinde; yemiş, nur olarak yüzdedir.
Oruç insanın katıldığı, her yıl bir ay katıldığı bir ruh şölenidir. Üstün insanların davetlisi olduğu bir tabiatüstü ziyafet, bir gök sofrasıdır. Yani Samanyolunda Ziyafet(Sayfa 10-11)."

KORONAVİRÜS (COVID-19) SONRASI DÜNYA

Bu yazıyı yazarken tarih 1 Nisan'dan 2 Nisan'a yeni geçmiş bulunmakta. Dünya üzerinde koronavirüse yakalanan teşhis edilen yaklaşık bir milyon insan, vefat eden sayısı ise 50.000 civarında. Tabii bu sayılar İran, Çin gibi güvenilir olmayan kaynakların verdikleri bilgiler ve diğer dünya ülkelerinde de sadece teşhis edilebilen kişilerin oluşturduğu sayı. Yoksa koronavirüsün etkilediği insan sayısı bu verilerden kat ve kat fazladır. 

BU YAZIYI OKUYAN HERKESİN TÜM İSTEKLERİ GERÇEK OLACAKTIR..!

Başlıkta belirtilen söylemin gerçek olmadığını söyleyerek başlayalım yazıya. Çünkü bu tür söylemlere inanmaya hazır milyonlarca insanımız var. Başlık birazdan anlatacağımız şarlatanlara yönelik eleştirilerimizin esasını konu alıyor.

Yakın zamanda ülkemizde "tosuncuk" vakası yaşandı. İnsanlara kolay yoldan zengin olacaklarını, bir verip on alacaklarını söyledi ve paraları toplayıp kaçtı. Kısa yoldan zengin olma sevdalısı vatandaşa ise televizyonlara çıkıp devlet bize sahip çıksın demekten başka bir şey kalmadı. Bu tosuncuk dışında biraz araştırırsak onlarca vaka var. İnsanlara sizi kısa yoldan zengin yapacağım, bir verip 10,20,100 alacaksınız deyip sonra paraları toplayıp kaçanlar...

ÇİLE - NECİP FAZIL

Yaklaşık yüzyıl evvelinden fotoğraf geliyor gözümün önüne. Zifiri karanlıkta bir bankın kenarına oturmuş belli belirsiz siluet. Fransızların "Işık Şehri" dediği Paris’te karanlığa gömülmüş ağzında sigarasıyla genç bir adam.

LE TRİO JOUBRAN

Düşünürken, koşarken, severken, ağlarken, aşık olduğumda kısacası yaşarken hep onlar arka planda. Yürürken onların parmaklarına ayarlı adımlarım, soluk alıp verişim onların hızına göre değişiyor ve tabii ki aşk onların melodilerine göre şekil alıyor.

Kalemi kağıdı alıp şiir yazasın geliyor onları dinlerken veya aşık olmak istiyorsun. İsmet Özel şiiri mırıldanırken buluyorsun kendini ritmin eşliğinde. Yağmurda yürümek, o hep evin önündeki kediyi okşamak, vapura binip denizi izlemek, susmak istiyorsun, derin derin susmak. Yaşamak istiyorsun, sonuna kadar yaşamak. Bize bu coğrafyayı yaşamdan münezzeh kılmış ademlere inat yaşamak.