6 Şubat Pazartesi sabahı felakete
uyandık.
Uyandık fakat bununla sınırlı kalmadı.
Öğlen bir felaket daha. Üst üste iki büyük deprem. Ülkenin bir büyük kısmı
enkaz halini aldı.
Yıkılmış binalar, enkazlar, vefat edenler, yaralılar, açlık, soğuk...
Kafka dağı ve kamünün sisif efsanesi / önemli değil aşılacak kaf dağı unutma bu sesi...
6 Şubat Pazartesi sabahı felakete
uyandık.
Uyandık fakat bununla sınırlı kalmadı.
Öğlen bir felaket daha. Üst üste iki büyük deprem. Ülkenin bir büyük kısmı
enkaz halini aldı.
Yıkılmış binalar, enkazlar, vefat edenler, yaralılar, açlık, soğuk...
"Biz hepsini idam edelim, suçları yoksa cennete giderler."
Sadık Halhali... Yukarı da yer alan cümleyi kurduğu rivayet edilen kişi. 1926 yılında doğan Sadık, Humeyni'nin öğrencilerindendir. 1950'lerde İslam Fedaileri örgütüne katılır ve İran Devrimine kadar Şah tarafından defalarca tutuklanır veya hapsedilir. İran Devriminden sonra "İslam Devrim Mahkemesine" başkan olarak seçilir ve asıl hikaye burada başlar.
Ulusların Düşüşü* kitabını okurken bir kavrama rastladım.
Yaratıcı Yıkım...
"Teknolojik yenilikler toplumları müreffeh hale getirir fakat aynı zamanda eskinin yerine yeninin geçmesine ve belirli insanların ekonomik ayrıcalıklarının ve siyasal güçlerinin yok olmasına da yol açar."**
Fırtınayı kucaklamak... Prof. Dr. Aydın Gülan Hocamız bir söyleşi de bu şekilde tanımlamıştı hukuk eğitimi. Mustafa Kutlu'nun kitabının ismine atıf yaparak.
Hukuk eğitimi bir sistem ve düzendir. Sistematik olarak aşama aşama derslerin öğrenilmesidir. Örneğin önce "ceza hukuku genel hükümler" dersi ile ceza hukukunun kavramları öğretilir. Ertesi sene "ceza hukuku özel hükümleri" dersi ile bu kavramlar suçlara uyarlanarak anlatılır. Sonraki sene ise "ceza muhakemesi hukuku" ile ceza kürsüsü dersleri tamamlanır. Bunun yanında kriminoloji, infaz hukuku, adalet teorisi gibi seçmeli dersler ile ceza hukuku konuları pekiştirilir. Bir başka örnek olarak öncelikle başlangıç olarak "medeni hukuk" dersi verilir. Ardından "aile hukuku", "miras hukuku", "borçlar (özel-genel) hukuku", "eşya hukuku" dersleri gelir. Dersler hep bir sistem içerisinde ve birbirini takip ederek tamamlar şekildedir.
Ceza hukukunda temel bir kaide vardır. "Bilmemek mazeret sayılmaz." Bu hususta son yıllarda yargı kararlarında sıkça karşılaştığım bir durumdan bahsetmek istiyorum. Öncelikle problemi anlatıp ardından çözümünden bahsedelim.
İnternetin ve dolayısıyla sosyal medya, yazışma programları gibi paylaşım platformlarının hayatımıza girmesi ile çok mühim bir mesele karşımıza çıktı. Veri ve veri güvenliği. Basit örnekler vererek ilerleyelim. Örneğin; bir arkadaşınızla yaptığınız yazışmanın ekran görüntüsünü alıp paylaşıyorsunuz, başkasının fotoğrafını kullanıyorsunuz, başkasının şifresi ile sistemlere girip veri değiştiriyorsunuz... Hepimiz bu işlemleri hem yapıyoruz hem de bizimle ilgili yapıldığına şahit oluyoruz. İşte işin problem kısmı burada.
Sene 2011... Orduspor uzun bir süre sonra yeniden Süper Lig'e yükseldi. Orduspor başkanı -internette rahatlıkla bulabilirsiniz- bulduğu her mikrofona ve gazeteciye çok kısa sürede -bazı röportajlarında 3 yıl bazılarında 5 yıl olarak ifade etmiş- hem süper lig şampiyonu olacaklarını hem de Avrupa'da başarılı olacaklarının demecini veriyordu.
Sene 2017... Orduspor bölgesel amatör lige düştü.
Sene 2018... Orduspor bölgesel amatör ligden 1. amatör lige düştü.
Orwell'ın "Kitaplar Ve Sigaralar" isimli kitabı elime geçti. Böyle bir kitabın olduğunu ilk kez duymuştum. Merakla sayfaları kontrol ettim. Ne anlatıyordu? Kitap toplam yaklaşık yüz sayfa ve bir çırpıda okunacak çeşitli konularda yazılan denemelerden oluşuyor. Yazar kendi yaşamından kesitlerle çeşitli konuları anlatıyor. Olaylar 1900'lü yılların ilk yarısında geçiyor. Zaten beni şaşırtan ve bu yazıyı yazdıran kısım burası. Kitaptan bir kaç kısım anlatayım sonra niçin şaşırttığından bahsedelim.
Biden yönetiminin Afganistan'dan çekilme kararı alması ve Amerika'nın apar topar Afganistan'da yer alan askerlerini tahliye etmesinin ardından haberlerde Amerika'nın nasıl kaybettiğine dair -bol bol Vietnam atıflı- haberler izlemekteyiz.
Peki Amerika gerçekten kaybetti mi?
Mekan ve insan üzerine söylenen sözlerin, yapılan araştırmaların şekil bulduğu yerler vardır. Adım attığınız an yaşanmışlıkların mekanın her bir zerresine gark edildiğini anladığınız yerler. Mekanın; insanla, kelamla, hareketle ruh kazandığı ve insanın onu şekillendirdiği gibi insanı şekillendiren yerler. Adım attığınız an zaman mefhumunu kenara bırakıp, tarihin içerisinde gezindiğiniz yer...